Fesleğen Çıkmazı- Ah gurbet ahh...

Bu akşam Cevahir Sahnesi'nde İstanbul Devlet Tiyatrosu tarafından sahnelenen Fesleğen Çıkmazı adlı oyunu seyrettim. Bir yurtsuzluk hikayesi denilebilir sanırım Fesleğen Çıkmazı için.

Hüzünlü, geçmişe çağıran, bol miktarda özlem barındıran, naif bir oyun.

Lozan Antlaşması sonrası Girit'ten Türkiye'ye göç etmek zorunda bırakılan bir Rum ailesinin gurbet hikayesi. Oyundan sonra arkadaşlarla da böyle bir zorunlu göçün olup olmadığını konuştuk ancak hepimiz tam tersi bir durumu, yani Türkiye'den göç ettirilen Rumların hikayelerini biliyorduk. Bu nedenle bu kısım kurgu mu gerçek mi emin olamadık. Araştırmaya karar verdik; ancak bu satırlar eve gelir gelmez yazılmakta olduğu için henüz hala kafam karışık:)

20 senedir Türkiye'de yaşayan aile, hem buralı hem oralı oluyor aslında. Şarkılara, nakışlara, evde gizli saklı konuşulan kelimelere saklanıyor 'memleket' hasreti. Ve hep içte kalan bir gün geri dönebilme ihtimali...

Kadrosu oldukça başarılı olan oyunda beni en çok etkileyen iki isim Ayşen İnci ve Akasya Asıltürkmen oldu. Ayşen İnci'nin o çok çekmiş bakışları, hayata dair cümleleri ve Akasya Asıltürkmen'in oyuna renk katan, tebessüm ekleyen keyifli performansı oyunu zenginleştiriyordu.

Pek çok farklı şehirde yaşamış, ordan oraya taşınmış yarı göçebe ruhuma dokundu bu oyun.
Gitmek ve kalmak üzerine düşündüm.

Oyun çıkışı yakın arkadaşlarımdan biriyle kahvelerimizi içerken birbirimize dair sözcükler bulduk, birbirimizi anlattık yüksek sesle,birbirimize . Ve ben onun bana dair cümlelerinde geçtiğim yolların, 'sürgün' edildiğim şehirlerin izlerine rastladım.

Her hikaye bir yolculuğa çıkarıyor esasında.

Fesleğen Çıkmazı hüzünlü, özlem dolu ve sahici bir yolculuğa çıkardı beni.

İzleyin derim:)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Osman ve Yeniden Kitap Kulübü

Ev...

Hafta Sonu Yeşil Bir Kaçış: Ortanca Evleri